-
samanizm - gündelik anlamları...
Online Gündelik - Türkçe Sözlük
samanizm
1) şamanizm ilkel kavimlerde görülen, ruhlarla insanlar arasında aracılık yaptığı ve hastaları iyileştirme gücüne sahip olduğu kabul edilen şamanlar çevresinde yoğunlaşan inanç sistemidir. ata ruhlarına ve doğa varlıklarına tapınmaya dayanan eski bir asya dinidir.
on üçüncü yüzyılda avrupalı gezginlerin mançu-tunguz halklarından duydukları şaman kelimesi daha sonra sibirya sihirbazlarına verilen bir isim olarak yaygınlaşmıştır. şamanizm ise genellikle sibirya kavimlerinin din inançlarını ve bu inançlara bağlı olarak dini merasimlerini ifade eden bir terim olup, kuzey asya halkları arasında yaygın olan şaman kelimesi etrafında kurulan, çoğunlukla dini karaktere sahip inançları ve bir takım
faaliyetleri ifade için kullanılır. çok geniş bir alana yayılan şamanlık, türk moğol eski kültür tarihinde önemli yer tutar.
çin kaynaklarından anlaşıldığına göre eski orta asya şamanizminin temelleri gök tanrı, güneş, yer, su, atalar ve ocak yani ateş kültleriydi. bu bağlamda asya halklarının inandığı şamanlığın temelinde insan ve doğanın birlik ve beraberliği ve de uyumu düşüncesi yer alır. evren, dünya, insan, hayvan ve bitkiler alemi bir bütün olarak düşünülür. dünya ve gök, yaratma eylemini birlikte iş birliği halinde gerçekleştirmektedir. bunlar bütün varlıkların yaratıcısı olmalarından ötürü kutsaldır. ışte bu yüzden asya'nın göçebe halklarında gökle yer su'yu sayma ve bunlara saygı gösterme, bu göçebe halkların inanışlarının özünü oluşturuyordu. dağın eteğinde ya da zirvesinde, nehrin yada gölün kıyısında, yolun ya da atın bağlandığı direğin yanında bir göçebenin kutsamayla eylemleri, tüm yaşamın ortak bir bilinci paylaştığı doğaya dönüktür. şamanlıktaki bir diğer inanışta, insan neslinin sonsuz bir şekilde devamlılığı düşüncesidir. şamanist olan birisi kendini baba, dede ve atalarına ait olan bir hayatın devamı olarak görür, bunları bilir ve sayar yani atalar kültü hakimdir. bununla birlikte söz konusu insan aynı zamanda kendi geleceğini de sonraki nesillerde görmektedir ki bu durum varoluşun ana anlamıdır. bundan dolayı bu insanın görevi çocuk ve torunlarına toplumun en iyi yanlarını aşılayarak yetiştirmek ve hayata hazırlamaktır.
şamanizm en eski inanç sistemidir. türklerin, moğolların ve asya göçebelerinin eski dinidir. ınançlarına göre bir yanda gök yüzünü mesken tutmuş iyilik tanrıları, bir yanda yer altının karanlığına gömülmüş kötülük tanrılarının ve ağaçta, taşta, dağda, suda, ateşte, ayda, güneşte uyuyan ruhların varlığına inanırlar. bu tanrı ve ruhlarla insanlar arasında aracılık yapan kişilerdir şamanlar. eski türklerde iyi ruh "bay ülgen", kötü ruh "erlik" diye adlandırılmıştır. "bay ülgen" aynı zamanda iyi ruhların başında bulunan, onlara emir veren bir tanrıdır.
tanrı ve en büyük semavi ruh, semanın en üst tabakasında bulunan insan şeklinde bir varlık olarak tasavvur edilmiştir. gökte yaşadığına inanılan bu en büyük ruh, insanları, ovaları, ateşi, yeri, güneşi, ayı, yıldızları yaratmış, kainatın nizamını saşlamıştır. yine şamanist kavimlere göre, gökte ve yerde meydana gelen çeşitli tabiat olayları, birtakım ruh ve tanrıların eseri idi. hastalık gibi ölüm de, onlara göre, kötü ruhların bir eseri sayılıyordu.
ağaçlara, taşlara, su kaynaklarının etrafına bez bağlamak şamanizm'de önemli bir ritüeldir. gökteki tanrılara beyaz, yer-su ruhlarına kırmızı, yer altı tanrılarına ve ruhlarına ise siyah bez parçaları kullanılıyordu. bu yolla, tanrılara dilek ve isteklerini ilettiklerine inanıyorlardı.
moğolistan'ın dört bir yanında yol kenarlarında bulunan taş yığınları kutsal sayılır. bu taş yığınlarına ovo denir. bu yığına taş, votka şişesi, para ve kumaş gibi şeyler bırakmanın şans getireceğine inanılır. ovonun etrafında dönüp dua etmek aynı zamanda güvenli bir yolculuğun da garantisidir.
şamanizm, hastayı olduğu kadar şaman-şifacıyı da içeren büyük bir zihinsel ve duygusal maceradır. şaman, destansı yolculuğu ve çabaları aracılığıyla hastasının normal, sıradan, içinde kendini hasta olarak tanımladığı gerçekliği aşmasına yardımcı olur. şaman, hastalarına, hastalıklara yada ölüme karşı giriştikleri savaşta duygusal ve ruhsal olarak yalnız olmadıklarını gösterir. şaman, derin bir düzeyde kendi özel güçlerini hastasıyla paylaşır ve onu, başka bir insanın ona yardımcı olmak için kendisini feda etmeye hazır olduğuna ikna eder.
uygarlaşmış dünyada yaşayan bizlerin "büyücü doktor" olarak adlandırdığımız şamanlar, kendilerinin ve topluluklarının üyelerinin sağlığı ve esenliği için geliştirdikleri ve kuşaktan kuşağa devamını sağladıkları son derece olağanüstü kadim tekniklerin koruyucularıdır.
arkeolojik ve etnolojik kanıtlar şamanik yöntemlerin en azından yirmi yada otuz bin yaşında olduğunu bildirmektedir. şamanik varsayımlar ve yöntemlerle ilgili dikkate değer şeylerden birisi, bunların avustralya yerlileri yani aborjinler, kuzey ve güney amerika, sibirya ve orta asya, doğu ve kuzey avrupa ve güney afrika'da dahil olmak üzere dünyanın birbirinden ayrı ve uzak bölümlerinde olmasına rağmen çok benzer olmasıdır. ortaçağ ve rönesans batı avrupa'sında aynı temel şamanik bilgi engizisyon tarafından yok edilmiştir.
ruhlarla ilişki kurmak yalnızca şamanlarda bulunurdu. böylece şamanlar törenlerde insanlarla ruhlar arasında aracılık yaparlardı. ıyi ruhların yararlı etkilerini sürdürürler ve kötü ruhların zararlı etkilerini önlemeye çalışırlardı. ınsan ruhunun ölümden sonra göğe çıkabilmesi için parlak cenaze törenleri yapılır, kurban kesilir ve mezarlara kıymetli eşyalar konurdu. tören sırasında çalınan davulun içine ruhların toplandığına inanılırdı.
şamanist türk ve moğol boylarında "oba kültü" denilen bir kült çok yaygındır. oba, steplerde toprak, dağ geçitlerinde taş yığınlarından meydana getirilen yapay tepeler yani höyüklerdir. bu obalar steplerde mukaddes dağ ve tepe yerini tutar. şaman, filan oymağın koruyucu ruhunun filan yerde bulunduğunu söyler; boy veya oymak oraya bir höyük yapardı. bu oba, o boyun tapınağı olurdu. burada kurbanlar kesilir, dini törenler yapılırdı. obanın yanından geçen her yolcu atının kılından veya elindeki paçavralardan bir parçayı adak olarak ağaçlara ya da taşlara bağlardı. bu uygulamaya müslüman türkler'de de rastlanmaktadır.
kaynak : black decker elektrodları
-
Gündelik Sözlük
